7 Aralık 2015 Pazartesi

Menn ve Selva

İsrailoğulları baskı, işkence, zulüm ve kölelik ortamından Musa ile kurtulunca çölde uzun süre kaldılar.

Nimet olarak kendilerine emek sarf etmeksizin menn ve selva (bıldırcın eti ve kudret helvası) ikram edildi.

Kölelikten efendiliğe yükseldiler.

Görmedikleri kadar nimet gördüler.

Bir müddet sonra İsrailoğulları, "Biz artık menn ve selva istemiyoruz. Bıktık bu nimetlerden." diyerek kazan kaldırdı: “Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan versin” demiştiniz. O da size, “İyi olanı düşük olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var” demişti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah’ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı. (Bakara 61). 01/09/2015

Kaybettiğimiz insanlığımız dile geldi ve açtı ağzını, yumdu gözünü


O kıyıya vuranlar balık değil maalesef. İnsanlığımızın sınıfta kaldığının, yüz karalığımızın, birbirimizi yediğimizin görüntüsüdür. Ölen insanlığımızdır. Hemcinsimizi diri diri yediğimizin görüntüsüdür.Bu asırda yaşayan bizleri ardımızdan gelecek nesil kalırsa lanetleyecektir.

Topu birbirimize atmayalım. Hepimiz suçluyuz. Yönümüzü dönüp kaçıyoruz içimiz dayanmadı diye. Mahşerin vicdanından nasıl kaçacağız. Bari iz bırakmayalım. Balık niyetine yiyelim. Olur mu demeyin. Zaten İmamı Şafii "Denizden babam çıksa yerim" demedi mi? Hem de kart falan değil, taptaze...

Mübarek "Öyle bir zaman gelecek ki, insan görünümlü, insanlıktan nasibini almamış, hedefine ulaşmak için kıyameti koparmayı bile göze alan, nesli bozan nesil gelecek, birbirlerini diri diri yiyecek. Bunu yapan insan bozmaları ne yapsa yeridir. Evlatlarını da yesinler" diye fetvasını vermiş sanki. 

Midem bulandı diyenler insanlığın öldüğü yerde mide bulanmasının lafı mı olur. Naz yapma, ye hadi. Afiyet olsun.
Bu asır hemcinslerini yiyen yamyamların asrı olarak tarihe geçecek bilesin.
Sözüm meclisten dışarı
02/09/2015

Organ bağışı sevaptır


Bir grubun, bir partinin, bir "izm'in, bir zümrenin, bir cemaatin fanatikleri takım tutar gibi davrandıkları müddetçe sağduyulu olamazlar.

Kördür, sağırdırlar. Sadece dilleri aktiftir. O da yanlış çalışır. Bunlar ya savunmacıdır ya da saldırgandır. Maalesef ortası yoktur. Onlar ne duyar, ne işitir, ne hisseder. Onlar sadece efendisinin gücüne güç katan emir erleridir. Ağa babaları onlarla gurur duyar. Onların kendilerine ait düşünce ve fikirleri yoktur. Asrın papağanıdır onlar.

Bari bir iyilik yapsalar, kullanmadıkları akıllarını, kalplerini, gözlerini, kulaklarını ve şuurlarını organ bekleyenlere -daha dipdiri iken- bağışlasalar da bir işe yarasa bari. Çünkü bu organlar ihtiyacı olanlar içindir. 02/09/2015

Mağdur ve mağrur

İnsanları ve belli grupları mağdur eden mağrurlar bir gün mağdur duruma düşerseniz -ki bu kaçınılmazdır- mazlumların âhı tutmuştur. Biz buna "men dekka, dükka" deriz.

Biraz izzet taşırsanız hatayı kendinizde arayın. Başkasını suçlamayın. "Biz ettik ve bulduk" deyin. Öz eleştiri aynı zamanda bir tevbedir. Varsa değeriniz mutlaka ortaya çıkar.

Altın yere düşünce değerinden bir şey kaybetmez. Yeter ki kendinizi bilin, tanıyın. Hayatta en zoru da insanın kendisini tanımasıdır. Nefis ve enaniyet insanın kendisini tanımasını engeller maalesef. İlk önce de İslam kardeşliğinin önüne alternatif olarak getirdiğiniz grup taassubundan pardon kardeşliğinden başlayarak burnunuzdan kıl aldırın. Bugün size ağlansın diyorsanız kusura bakmayın. Bir kaç timsah gözyaşı dökenden ve akıllarını kiraladığınız insanlardan başka kimseyi bulamazsınız. Çünkü siz dün anaları çok ağlattınız. Şimdi sıra sizde. Çekin çilenizi. Samimi iseniz çileniz sizi temizler, günahlarınıza keffaret olur. 

Atamız Adem-Havva gibi; "Ey Rabbimiz,biz kendimize zulmettik. Şayet bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz" deseniz ne olur biliyor musunuz? Adem olursunuz.Yani adam olursunuz. Bu da parayla, pulla, makam ve mevkiyle elde edilmez. Bir de Dünyayı ve ülkeyi kendinizden ibaret sanmayın. Dünyanın merkezi siz değilsiniz. Allah vezir yaptığı, nimetlerini verdiği İsrailoğullarını sonra rezil etti biliyorsunuz. Haklı sandığınız davanızdaki çırpınışınız belki de batışınız olacaktır. İsrail bugün yaşıyor eğer buna yaşama denirse. 

Kendinizi mağdur ettiğine inandığınız kişi ve kurumlar eğer hışımla, kinle ve intikam duygusuyla size saldırıp adaleti elden bırakırlarsa bil ki onların da mağduriyeti yakındır. Ama mağdur ve mağrur -her kim iseniz, kendinizi ne kabul ediyorsanız- yaptığınız bu kirli savaşın kazananı olmayacaktır. Kaybeden değerlerimiz ve insanlığımız olacaktır. Sözüm size ve yandaşlarınıza değil, çünkü siz sözden anlamazsınız. Benim sözüm sizi ibretle seyreden, bakalım hangisi kazanacak diye el ovuşturan, gerçeği görmeye çalışan, güce göre taraf belirleyecek olan saf Anadolu insanına. Siz birbirinize güç ve gövde gösterisi yaparak haklılığınızı ispatlamaya çalışın. Ülke elden gidiyor. Sizin uğraştığınız işe bakın. Allah size feraset versin. Allah sizi samimiyetinize göre muhakeme etsin. Ne olur çocuğunuzun yaşaması için çocuğunuzdan vazgeçin.

Süleyman'ın yanına gelen ve çocuğunun kendisinin olmasa da yaşamasını isteyen ve haklılık iddiasından vazgeçen kadın kadar olamadınız:

"İki kadın aynı çocuk üzerinde hak iddia eder, “Benim çocuğum” derler. Süleyman Peygamber karar veremez, der ki “O zaman bu çocuğu ikiye bölelim, bir yarısını birine, diğer yarısını öbürüne verelim.” Çocuğun gerçek annesi atılır, “Aman çocuğuma bir şey olmasın da öbür annede kalsın” der. Onun üzerine Hz. Süleyman gerçek anne sensin” deyip ona verir çocuğu.

Yazıyı önyargısız okuyanlara selam olsun. 03/09/2015

Toplu taşıma araçlarındaki insan manzaraları


● Tramvay hattına binmek için rektörlüğün önündeki durağa yürüdüm. Durak etrafına aralıklarla duran yolcular vardı. Otobüsün durağa yanaşmasıyla birlikte otobüsün kapısına doğru bir yolcu akını başladı. Bütün dert ilk önce binmekti. İtiş-kakış herkes bindi. Kimi ayakta kimi oturdu. Oturanlar mutlu mu mutlu idi. Ayakta kalanların yüzünden düşen bin parça idi. Ne de olsa ortalama 45 dakika ayakta yolculuk yapacaktı.

● Başka bir gün bir başka otobüse bindim. Karşılıklı ikişerli koltuğun şoföre bakan kısmında şık giyinimli, makyajlı iki bayanımız oturmuş, karşı oturaklar boş mu demeyin. 20 yaşlarındaki kızımız ayaklarını ayakkabısını çıkarmadan uzatmış, verdiği 1.15 tl'lik ücretle Konya turu yapıyor. Ayağımı uzattığım yere sonra bir başkası oturur demeden, gelen geçenin bakışlarına aldırmadan. Kahvehanede oturanlar sanırım o şekil oturmazlar. Benim bildiğim bu oturma şekli erkeklerden beklenirdi ama helal olsun, kızlarımız da baya mesafe katetmişler.

● Başka bir gün otobüse 75'inde bir ihtiyar amcam bindi. Yer veren olmadı. Bunu söylememe bile gerek yok. Bu artık vakayı adiyeden oldu. Garipsenmiyor artık.


●Başka bir gün otobüse binen bir bayana iki gencimiz kalktı, yer verdi. Bayan çocuğunu da yanına oturttu. Az sonra binen bir başka bayana kalktı iki gencimiz daha yer verdi. Önceki bayan ise çocuğunu kucağına alma gereksinimi bile duymadan yolculuğuna devam etti. Öbür bayan ise yanıma karşıt cins biri oturmasın diye dış koltuğa oturarak iki koltuğu birden işgal etti.


● Bir başka gün yine bindim otobüse, tanıdık var mı diye bir göz attım. Tanıdığa rastlamadım ama kulağında kulakcağı, elinde akıllı telefonu olmayan kimseyi göremedim.


● Bir başka gün yine otobüste hanım teyzeye yer verildi.Ters oturamam, başım döner dedi. Gitti ayakta durdu acaba kim yer verecek diye göz gezdirmeye başladı. Keşke deniz manzaralı bir oturma mevkimiz olsaydı.
●Hele şu çöp sepeti gibi burnunu karıştıranı söylemeyeyim de miden bari bulanmasın be kardeş.
06/09/2015

Sağduyulu ve soğukkanlı olmak


Bir kaza, bir olay, bir menfur saldırı sonucunda elim sonuçlar olduğu zaman sağduyulu ve soğukkanlı olmamız lazım.

Zaman zaman hastane acillerine yolumuz düşer. Orada görev yapan doktor ve hemşireleri -biz acıyla kıvranırken-çok soğukkanlı görürüz. Çoğu zaman onların davranışlarına ilgisizler diye tepki gösterir, ateş püskürürüz. Sonra soğukkanlıca düşündüğümüz zaman doktorların davranışlarının normal olduğuna hak veririz.

Evet ateş düştüğü yeri yakar. Rabbi'm sabırlar versin. Acılarını en kalbî duygularla paylaşıyoruz. Burada bize düşen birbirimizi suçlamadan, savunmaya geçmeden, saldırmadan metin olmaktır. Ne yapılacağı konusunda ortak hareket etmektir. Hiçbir şey yapamıyorsak susalım. Aşırı tepki vermeyelim. Türkiye'yi kaosa sürüklemeye çalışanlara malzeme olmayalım. Şu anda yaralarımızı saralım.

Pansuman tedbirler yerine kalıcı tedbirler alalım. Ağlamayalım. Zaten bu işi yapanların amacı bizi panikleterek dengesiz hareket etmemizi istiyorlar. Ateşin düştüğü evlerdeki metaneti örnek alalım. Sanal alemde bol keseden atanlara alet olmayalım. Kardeşliği yok edecek onmaz yaralara zemin hazırlamayalım. Zaman suçlama zamanı değildir. Zaman susma zamanıdır. Çünkü sözün bittiği yerdeyiz.

Rabbim ülkemize ve insanımıza sabırlar versin. Ülkemizin başı sağolsun.

Terörü nasıl önleriz?


( Diye bir amcaya sordum. Hemen ağzından aşağıdaki çözüm önerileri döküldü)
1.Örgütün dış bağlantısının kesilmesi için iyi bir diplomasi yürütülmeli
2.Mecliste grubu bulunan 4 parti başta olmak üzere büyük-küçük tüm parti liderlerinin katılımıyla mecliste "bir, beraberiz, terörü lanetliyoruz" basın toplantısı yapılmalı.Toplantıya katılmayan siyasi partiye terörü destekliyor muamelesi yapılmalı.
3.Tüm partilerin katılımıyla 7 bölgemizin bir ilinde ayrı ayrı 7 defa büyük katılımlarla barış,kardeşlik ve teröre lanet mitingi yapılmalı.
4.Pkk ile mücadele ederken Kürdü hedef almamalı
5.Devlet iyi bir istihbarat servis ağı kurmalı
6.Doğu-Güneydoğu başta olmak üzere yönetici olarak atananlarda Gaffar Okkan tipi insanları atamalı
7.Asker-polis operasyona giderken araca o bölgenin belediye başkanı ve asfalt şantiye şefini de götürmeli
8.Devlet emniyetini sağlayamadığı yerlerde gerekirse geçici bir süre de olsa OHAL ilan etmeli
9.Dağ ve arazi şartlarında mücadele edecek uzun süreli eğitim almış, vatansever profosyonel askeri sisteme geçilmeli.
10.Sağduyuyu, soğukkanlılığı, suçluyu-suçsuzu ayırt etmeli. Masumlara zarar vermemeli.
11.Silah çekene aynıyla mukabele etmeli. 07/09/2015